Türkiye’nin uzay yolculuğundaki ilk adımı akıllara uzay tarımını getirdi. NASA’nın “uzay bahçesi” çalışmalarında astronotların tarımdan anlaması gerekmiyor; tüm işi yapay zeka üstleniyor. Uzay tarımına ilişkin her yeni gelişme, dünyada sürdürülebilir tarım ve gıda sistemine bizi bir adım daha yaklaştırıyor.
İlk astronotumuz Alper Gezeravcı merakla beklenen uzay seyahatinin ardından dünyaya döndü.
Her gurbet zordur ama gezegenin çok ötesindeki gurbetin tarifi bizim topraklarda şimdilik sadece Alper Gezeravcı’da var.
“Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” diyecek bir durumumuz yok zira kamuoyu Alper Gezeravcı’nın uzayda yediğini içtiğini de merak etmedi değil.
Aslında astronotumuz bu konuyla ilgili olarak Uluslararası Uzay İstasyonu’ndayken gazetecilerin merakını kısmen giderdi.
Nasa’nın ‘Uzay Bahçesi’nde menü zenginleşiyor
Gezeravcı, uzayda nasıl beslendikleriyle ilgili soruya, “Beslenme rutinimiz dünya ile aynı. Günde 3 öğün besleniyoruz. Nisan ayında Amerika’ya gelir gelmez, eğitim programımızın en başında planlanan faaliyetlerden birisi, uzayda yiyeceğimiz gıda ve içeceklerin seçimleriydi. 70 civarında yemek ve 30 civarında içecek alternatifini gıda mühendisleri eşliğinde denedik, tercihlerimizi belirledik” yanıtını vermişti.
Gıda ve içecekleri belirlerken ana kriterin günlük hedeflenen kalori miktarını tutturmak ve sağlıklı beslenmek olduğunun altını çizen Gezeravcı, belirlenen gıda ve içeceklerin istasyonda kalınacak süreye uygun olarak hazırlandığını söyledi.
Bu bilgiler kafalarda daha fazla merak uyandırmış olabilir.
O yüzden biz de bu hafta hazır konu sıcaklığını koruyorken, uzay tarımı ile ilgili biraz bilgi paylaşalım istedik.
Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), uzun yıllardır uzayda bitki yetiştirmek üzere farklı çalışmalar yapıyor.
NASA’ya göre, astronotların uzayın derinliklerindeki görev süreleri uzadıkça sağlıklı kalabilmeleri için yanlarına sadece paketlenmiş hazır gıda ve multivitamin takviyeleri almaları yeterli olmayacak. Uzayda taze ürünlere de ihtiyaç olacak.
Uzay tarımının gelişiminde yapraklı yeşilliklerin yanı sıra domates, biber ve çilek gibi “topla ve ye” tipi taze gıdalar daha ön plana çıkarılıyor
Şu an uzay istasyonunda astronotların beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için dondurularak kurutulmuş ve önceden paketlenmiş çeşitli yemeklerden oluşan düzenli sevkiyatlar yapılıyor ve ikmal görevleri onları taze olarak stokta tutabiliyor. Ancak mürettebat uzaya çıktığında, ikmal sevkiyatı olmadan aylarca veya yıllarca seyahat ettiği takdirde önceden paketlenmiş formdaki ürünlerin zamanla bozulması riskine karşın NASA, astronotlara besin maddelerini uzun ömürlü, kolay emilen bir formda (taze yetiştirilmiş meyve ve sebzeler) sağlamanın yollarını arıyor.
Buradaki en büyük sorun, Güneş ışığı ya da Dünya’nın yerçekiminin olmadığı kapalı bir ortamda bunun nasıl yapılacağı…
Uzay ortamında yetiştirilmeye çalışılan bitkiler için kullanılan sensör sayısı 180
NASA’nın Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nde tam da bu işe odaklanmış bir araştırma birimi var.
“Mahsul Gıda Üretimi Araştırma Alanı” olarak nitelenen bu merkez, aslında sebze üretim sistemleri üzerine çalışılan bir nevi uzay bahçesi gibi.
Mikro yerçekiminde bitki büyümesinin incelendiği bu merkez, astronotların menüsüne taze gıda eklemeyi ve yörüngedeki laboratuvarda daha sağlıklı ve uzun süreli çalışma ortamı yaratabilecek bir gıda sistemi yaratmayı hedefliyor.
Bitkileri yapay zeka yetiştiriyor
NASA’nın “Veggie” olarak adlandırdığı bu “Gelişmiş Bitki Habitatı”nda altı farklı bitki üzerinde çalışılıyor. Bitki köklerine su, besin ve oksijen sağlamak için LED ışıklar ve kontrollü salımlı gübre içeren gözenekli bir kil yatak tabakası kullanılıyor. Buradaki işlemlerde 180’den fazla sensöre iş düşüyor. Su geri kazanımı ve dağıtımı, atmosfer içeriği, nem seviyeleri ve sıcaklığı otomatik olarak ayarlanıyor. Bu da bir bakıma uzay ortamında bitkilerin mürettebattan bağımsız şekilde otomasyon sayesinde kendi kendini yetiştirmesini sağlıyor.
Dolayısıyla astronotların tarımsal üretim konusunda uzman olmalarına gerek kalmıyor, tüm işi yapay zeka üstleniyor.
Aslında bu sistemi kafanızda canlandırmak adına şu aralar oldukça popüler olan güneş görmeyen depo ya da bodrum katları gibi kapalı alanlarda LED ışıklarla gerçekleştirilen dikey tarım uygulamaları basit bir örnek olabilir.
Uzaydaki sistemde öne çıkan fark ise bitkiler için oluşturulan yatakların özel bir öneminin olması. Su, besin maddeleri ve havanın bitki köklerinin etrafında sağlıklı bir dengede dağılması açısından yatakların rolü oldukça kritik. Aksi takdirde köklerin ya suda boğulma ya da uzaydaki sıvıların kabarcıklar oluşturma eğilimi nedeniyle hava tarafından yutulma riski var.