Bu köşede gastronomik gelişmeler, mekânlar, şefler yazıyorum. Ama en hevesli neyi yazıyorum biliyor musunuz? Sektöre ve özellikle de yeni girişimciler ve gastronomi öğrencilerine ilham verecek insanları. İşte Suna Hakyemez de onlardan biri. Onu anlatmak için zihnimde beliren ilk betimleme ‘kadife eldiven içindeki demir yumruk’. Çünkü görünümünün yanında hal ve tavırları son derece zarif, narin ve kibar. Ama yaptığı iş yani global bir markanın mutfağının başında olup onu yönetmek kadın veya erkek fark etmez, öyle herkesin üstesinden gelemeyeceği bir şey.
Suna, Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nü bitirdikten hemen sonra İstanbul, Zuma’da çalışmaya başlamış. İki yıl sonra Londra’ya gidip Roka’nın farklı şubelerinde görev almış. Bilmeyenler için not düşeyim; Zuma ve Roka aynı gruba ait iki marka. Zuma yenilikçi Japon mutfağı yaklaşımıyla ilk olarak Londra’da 2002 yılında açıldığında büyük ses getirmiş, yıllar içinde menüsünü bire bir kopyalamaktan çekinmeyen onlarca mekâna da ilham kaynağı olmuştu. Zuma’nın Kurucusu Rainer Becker, Zuma’daki robatayaki (yiyeceklerin sıcak kömür üzerinde pişirildiği barbeküye benzer pişirme yöntemi) mutfağının fazlaca ilgi gördüğünü fark edince Zuma’yı açtıktan iki yıl sonra şef Hamish Brown’la birlikte merkezine robatayaki’yi alan Roka markasını yaratmıştı.