Gastronominin Nobel’i Basque Culinary World Prize ödülüyle bıraktığımız 2023 yılına damgasını vuran Ebru Baybara Demir’le 2024’ün ilk röportajında yeni projelerini konuştuk.
Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında “Gastronominin Nobel”i olarak kabul edilen Basque Culinary World Prize’ı kazanan Ebru Baybara Demir, bu ödülü Türkiye’ye taşıyan ilk şef… Deprem bölgesindeki gönüllüleri de içine alan ve binlerce kişiye yemek dağıtan Gönül Mutfağı, Mezopotamya’nın en eski buğdayı ‘Sorgül’ü yeniden hayata kazandırması, yerel ürünlerin pazara ulaşmasından gıda atık yönetimine, biyoçeşitliliği destekleyen çalışmalarından sosyal kalkınmayı amaçlayan dönüştürücü projelere kadar gastronomiyi, sosyal ve çevresel yönleriyle birlikte ele alan konularda yaptıkları… Ebru Baybara Demir bu ödülü tek bir projeyle değil tüm bu çalışmaları ve 25 yılın çabalarıyla aldı. O bir mücadele kadını. Bitmek bilmeyen enerjisiyle nerede ihtiyaç varsa Ebru Baybara Demir, kısa adıyla ‘EBD’ mutlaka oradadır. Çalışmalarını hayranlıkla yakından takip ettiğim, dostum olmasıyla her zaman gurur duyduğum Ebru Baybara Demir ile 2024’ün ilk röportajı için bir araya geldik.
Seni bugünlere taşıyan yolculuğundan, yetiştiğin ortamdan bahseder misin?
Ben geleneksel ve kalabalık bir ailede büyüdüm. 3 kız bir erkek 4 kardeşiz. Evimizin kuralları vardı. Çok disiplinliydi annem ve babam. Bunun yanı sıra bizi okutmak için İstanbul’da yaşarken içinde oldukları mücadeleyi hiçbir zaman bize yansıtmadılar. Annem çiçekler yapardı, dikiş dikerdi ve yaptıklarını satardı. Her zaman bir B planı vardı. Hayatım boyunca iyi organizasyonlar kurmayı ve her zaman bir B hatta C planı düşünmeyi annemden öğrendim. Babamdan da cesareti öğrendim.
“El lezzetim annemden”
Etkilendiğin aile büyüklerin kimlerdi? Yemeğe dair merakın çocukluktan mı geliyor?
Bizim ailede yemek bir şölen olmuştur her zaman. Bayram sabahları annemin sabah erkenden kalkıp pişirdiği kaburga dolmasının burnumuzu sızlatan kokusuyla uyanırdık. Temelini kokular ve keskin tatlar üzerine kurmuş olduğum zengin bir lezzet hafızasına sahibim. Annemle pazarları dolaşmak en büyük keyfimdi. Çok küçük yaşta dolmalık biberi, patlıcanı, domatesi nasıl seçmem gerektiğini annem, bu pazar alışverişlerinde öğretti bana. Hani kavrulmuş soğan kokusu anne kokusu derler ya! Bizim evden o koku hiç eksik olmazdı. Bugün başarılı olmuş şeflere sorduğunuzda annesinin kavurduğu soğanın kokusu ile ilgili bir anısı mutlaka vardır. El lezzetinin anneme anneannemden, bana da annemden geçtiğini düşünüyorum. Yemek pişirme yeteneğim ve yemeğe dair öğrendiğim her şey annemle birlikte pişirdiğimiz yemeklerden edindiğim alışkanlıkların bütünüdür aslında.
Basque Culinary ödülü neden önemli?
Basque Culinary Center, dünyada sosyal gastronomi alanında tek otorite. Basque Culinary World Prize, gastronomi alanında önde gelen bir akademik kurum olan Basque Culinary Center’ın kapsamlı stratejisinin bir parçası olarak Bask Hükümeti tarafından verilen özel bir küresel ödül. Bu nedenle de “Gastronominin Nobel”i olarak adlandırılıyor. Bu yarışmanın diğer bir özelliği ise siz bir başvuru yapamıyorsunuz, dünyanın farklı ülkelerinden sektör profesyonelleri sizi aday gösteriyor. Jüri adayları 10 finalist belirleyerek içlerinden birini yılın birincisi olarak seçiyor.