Üretici ve tüketici açısından 2023 yılı oldukça zor geçti. Çiftçi kesimi yüksek maliyet ve satış fiyatlarındaki belirsizlik girdabından çıkamazken, tüketici yine gıda enflasyonunun mağduru oldu. Peki 2024’te rüzgâr tersine dönecek mi yoksa daha da şiddetlenecek mi?
Tarım ve gıda sektörü açısından 2024 oldukça hareketli geçeceğe benziyor. Bir başka deyişle riskler ve kırılganlıklar daha fazla öne çıkabilir. Ve burada dış etkenlerden ziyade iç faktörler daha belirleyici olacak gibi görünüyor.
Öncelikle 31 Mart yerel seçimlerine kadar enflasyon en kritik konu. Enflasyonla mücadele adı altında tüketici fiyatlarının kontrol altında tutulmaya çalışılacağı, dolayısıyla üretici fiyatlarının daha çok baskılanacağı bir dönem kimse için sürpriz olmasın. Bunu zaten son iki yıldır yaşıyoruz.
Açlık sınırının 14 bin 25 TL, yoksulluk sınırının 45 bin 686 TL’ye yükseldiği ve yükselmeye devam edeceği böyle bir süreçte gıda fiyatlarının seyri ana gündem konusu olmaya aday.
Genel seçimde ve sonrasında çokça tartışılan “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” tartışması yerel seçimlerde yeniden gündeme gelecek mi göreceğiz.
Ama ortada bir gerçek var… Vatandaşın alım gücü erirken, enflasyon artmaya devam ediyor. Market ve pazarlarda hayat pahalılığı kol geziyor; mutfakta çok uzun zamandır yangın var.