16 Ekim Dünya Gıda Günü idi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş yıl dönümü olan 16 Ekim, her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor. Dünyanın bir bölümü açlık çekerken, diğer tarafta fazla kilolu ve obez bireylerin sayısı artıyor ve bu paradoksu da sık sık dile getiriyorum. Saniyeler içinde tonlarca gıdanın israfı varken bireysel sağlık ve iyileşmeden söz etmek de ne yazık ki pek mümkün değil. Tam da bu sebeple 2030 yılında yaklaşık 600 milyon insanın kronik olarak yetersiz besleneceği tahmin ediliyor.
Artan kentleşme ve 2050’ye kadar her 10 kişiden yedisinin şehirlerde yaşayacağı öngörüsü, tarım-gıda sistemlerinde değişikliklere yol açıyor. Bu değişikliklerin, sağlıklı beslenmeye erişim konusunda hem zorlukları hem de fırsatları beraberinde getirdiği açık. Bu nedenle çözümü hem bireysel hem de toplumsal adımlarla, bütüncül yaklaşımlarda aramak gerekiyor.
Bu yılın teması
Dünyanın 3’te 2’si suyla kaplı olmasına rağmen tatlı su kaynağımızın sadece yüzde 2.5 olduğunu biliyor musunuz? Bu kaynağın en büyük tüketicisi ise gıda ve tarım sektörü… Dünya’daki tatlı suyun yüzde 72’si tarımda kullanılıyor. Bu yıl Dünya Gıda Günü, dünyamızın en değerli kaynaklarından biri olan suya adandı. Suyu tükenmeyecek veya sınırsız bir kaynak olarak görmeyi bırakmalıyız ve kullanımını gözden geçirmeliyiz. Hep söylediğim gibi, sınırlı kaynaklarla sınırsızca yaşıyoruz.
Yediklerimiz ve gıdanın üretim süreci su kaynaklarını etkiliyor. Bu nedenle suyu daha verimli yönetmek kıymetli. Tarımı daha sürdürülebilir hale getirerek, suyu daha etkili kullanabiliriz.
Gelin bu Gıda Günü’nde suyun önemini ve sürdürülebilir kullanımının gerekliliğini bir kez daha hatırlayalım.
Güncel veriler neler söylüyor?
En az 600 Milyon insanın geçimini sucul gıda sistemlerinden sağladığını biliyor musunuz? Güncel verilere bakacak olursak, Dünya genelinde 2.4 milyar insan, su stresi çeken ülkelerde yaşıyor. Su kıtlığı, küresel bir sorun ve hepimizin sorumluluğu… Öyle ki artık sorumluluktan ziyade bir zorunluluk olarak yaklaşmak gerekiyor. Tarım, dünya genelindeki tatlı su kullanımının dörtte üçünü oluşturuyor. Tarım için küresel su talebinin, 2050 yılına kadar yüzde 35 artması bekleniyor. Daha az suyla daha fazla üretmek için çözüm arayışında olmalıyız.