Bir bayram günü dayımdan dinlediğim babamla arkadaşının av üzerine yaşadıklarını bugün de anlatmaya devam ediyorum.
Babam ve arkadaşı yolda durum değerlendirmesi yapıyorlar. Babam avcı arkadaşına diyor ki:
Senin sayende bugün haksızlık yaptık. Bu haksızlık elbette bizden çıkar. Ormanların da sahibi vardır. Hayvanların çoğalma durumu da söz konusudur…”
Daha sonraları başka kişiden o üçüncü keçinin hamile olduğunu ve ikiz yavrunun karnından çıktığını duydum. Avcı arkadaşı ise babama nobran bir cevap veriyor:
“Şâban’â (Şaban Ağa) şu eskiye dayandırdığın lafları bırak” diyerek olayı geçiştiriyor.
Konu kapandı bitti diye düşünürken, 1-2 bardak çay içtikten sonra Selahattin Dayım konuyu anlatmaya şöyle devam etti:
“Tabii ormanların da sahibi ve koruyucusu var. Sahipsiz hiçbir şey yoktur. Sonrasında ikisinin başına neler geliyor neler. Başa gelenler aslında bütün yakınlarınadır. Çünkü iyi veya kötü ne gelirse gelsin, yakınlar başta olmak üzere herkesi etkiler. Hepimiz onların yaptıklarının yansımasını yaşarız…
O zor zamanda çoluk çocuk sütsüz kaldık. O zaman köy değirmeni çalışıyordu. Değirmen önünde çift sürüyoruz. Değirmene un öğütmeye gelen Şaban Çavuşun babası hızlı adımlarla bize doğru geldi. Babama;