Siyasetin ağıza almadığı, vatandaşın da fazla sormadığı en büyük sorunlarımızdan biri Türkiye’nin hızla “su fakiri ülke” olmaya doğru sürüklenmesidir.
Sebep iklim değişikliği ve nüfus artışı.
Son 20 yılda hızlı nüfus artışı yüzünden kişi başına düşen su miktarı 4 bin metreküpten 1.346 metreküpe indi. Eğer etkili adımlar atılmazsa, 2030 yılındaki nüfus tahminlerine göre Türkiye “su fakiri ülke” olacak! (Bloomberg, 22 Mart 2022)
Kanal İstanbul yapılıp 3-5 milyon insan daha gelsin mi, ne dersiniz?!
Bu yaz hem sıcaktan bunalarak hem barajlarda suyun tükenmesini endişeyle izleyerek hem de tarım ürünlerindeki rekolte düşmesinin fiyatları daha hangi zirvelere çıkaracağından kaygılanarak su fakirliğini yaşıyoruz.
Bir de makro ekonomik dengelerimizin bozulmasını, yaşadığımız iktisadi krizi hatırlayınca önümüzdeki yıllara endişeyle bakıyorum.
ON YIL ÖNCEKİ PLAN
Bu iktidar zamanında 1 Temmuz 2013 günü, yani tam on yıl önce Meclis’te kanunlaştırılan “Onuncu Kalkınma Planı”da uzmanlar bakın ne yazmış:
“Ülkemizde mevcut su miktarı; artan talep, kuraklık ve su toplama havzalarındaki kirlenme sonucunda giderek ihtiyaçları karşılayamaz hale gelmektedir.” (Paragraf 1045)
Devamında, bürokratlar hükümetten “çölleşme ve kuraklıkla mücadele alanında hazırlanan strateji ve eylem planlarının etkin bir şekilde uygulanması, erozyonla mücadelenin etkinleştirilmesi, kirliliğin önlenmesi”ni istiyorlardı.
Neler yapılması gerektiğini de anlatıyorlardı: