Tane sumağın sıcak suyla demlendikten sonra dolmalara ve yemeklere katılmasını ilk kez Diyarbakırlı bir arkadaşımın evinde rastlamıştım.
Sumaklı kuru patlıcan dolmasının ve bakla meftunesinin tadına doyamamıştık. Ekşili tatları çok seven benim gibi biri için dolmanın tadı seviye atlamıştı. Annemin dolmasından farklı ama damak hafızama hemen yerleşen muhteşem bir tadı vardı.
Kişniş, sumak, karabiber, pul biber, yenibahar gibi baharatları bolca kullanan Diyarbakır, acılı, ekşili, yağlı, baharatlı mutfağıyla da ön plana çıkar.
Güneydoğu Anadolu’nun en köklü yerleşim bölgelerinden olan Diyarbakır, buğday, tahıl ve baklagillerin yeryüzünde ilk kez tarımının yapıldığı coğrafya olarak da bilinen Mezopotamya’nın kalbinde yer alır.
Anadolu ile Mezopotamya arasında kavşak noktası konumu nedeniyle pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bu kültürel çeşitlilik, yemeklere de yansımış ve zengin bir mutfak kültürü oluşmuş. Her ne kadar kebapları, et tavaları ile bilinse de sebzeli meyveli, tahıllı tencere yemekleri evde kurulan sofraların başköşesindedir.
Eti en çok patlıcan, domates, sarımsak ve biberle tüketmeyi tercih ederler. Özellikle etli tencere yemeklerinde meftuneler başı çeker.
Patlıcanlı, ekşi elmalı, baklalı, kabaklı meftunelerin baş aktörü, lezzet tamamlayıcısı sumak suyudur.
Bu arada Diyarbakırlıların patlıcan aşkından bahsetmeden geçmek olmaz. Yüzyıllar boyunca kulaktan kulağa yayılmış, birçok halk hikâyesine konu olmuş patlıcan sevgilerini yediğiniz her patlıcanlı yemekte hissedersiniz.