Anadolu’da yüzlerce yıldır var olan kenevir üretimi için 2016’da yeni bir karar çıkmış ve 19 ilde tarımı yasallaşmıştı. Peki bu süreçte nereden nereye gelindi? Söz verildiği gibi ihracat seviyesine ulaşıldı mı?
“Tarih, insanın haz arayışını savaşları kadar yazacak olsaydı, muhtemelen en hacimli cildi esrara ayırırdı. Kenevir (kendir, esrar otu) bitkisinden elde edilen bu uyuşturucu zira tarihin kendisi kadar eski, dünyayı karış karış gezmiş bir seyyah kadar da tecrübelidir.”
Beşeriyete zeytin ağaçları kadar uzun süredir eşlik eden kenevirin mazisini, bu sözlerle özetliyor akademisyen Onur Gezer, “Osmanlılarda Esrar ve Esrarkeşler” adlı kitabında.
Bugün çoğunlukla narkotik operasyonu haberlerinde okuduğumuz “kenevir” (ya da diğer adıyla kendir) esasında Asya’dan doğmuş kadim bir bitki.
Farsçada “beng”, İbranicede “kaneh bosem”, Sümercede “azalla”, Osmanlı’da “fülfül, haşiş, kara biber” ve günümüzde “joint, gubar, jelatin, plaka, cigara, plaka” gibi sokak isimleriyle anılan esrarın ana maddesi.
Anavatanı Asya’da gerçekleşen kazılarda arkeologların karşısına sayısız defa çıkan bir tarım ürünü. Örneğin kenevir tohumlarının avcı toplayıcılar için bir besin maddesi olduğu, bu kazılar sayesinde öğrenildi.
Binlerce yıl sonra bu tohumları ezerek yağını çıkaran Çin, sonraki dönemlerde keneviri ilaç olarak da kullanmaya başladı. Sıtma, kısırlık, romatizma, bağırsak bozukluklarına ilaç olmasının yanı sıra sakinleştirici olarak da kullanıldı.
Asya’nın ortasında uzanan Pamir Dağları eteklerinde yapılan bir kazıyla, 2 bin 500 yıl önce cenaze törenlerinde esrar içme ritüeli olduğu ortaya çıktı.
Dr. Muhammed Fazıl Himmetoğlu’nun “History Studies”de yayınlanan makalesine göre uzun ömürlü kenevirle yapılan halat ve yelkenler sayesinde daha uzun deniz seferlerine gidilebildi. 15’inci yüzyılda Yeni Dünya’yı keşfeden Kristof Kolomb’un gemilerinin halatları, kabloları, yelken armaları kenevirden yapılmıştı.
7400 yıllık kenevir kumaşı Anadolu’da çıktı
Asya’nın batısına doğru hareket edip, “bildik topraklara” vardığımızda kenevirin Anadolu’da da var olduğu görülüyor.
Bu anlamda 65 yıldır devam eden Çatalhöyük Kazıları’nın 2013 raporu önemli bir bilgiye ışık tutuyor. Rapora göre bir erkek ve dört çocuk cesedinin bulunduğu bir mezarda, kenevirden yapılmış bir kumaş parçası kalıntısına rastlandı. Çatalhöyük’ün milattan önce 7400 yıllarına tarihlendiği göz önünde bulundurulursa kenevirin, Anadolu’ya da hayli erken dönemde gelmiş olduğu düşünülüyor.