Ezgi GÜNEYTEPE
Üreticinin hakkını araması beklenen ziraat odaları çekimser kalıyor. Hükümetin genel sermaye yanlısı tarım politikalarından fındık üreticisi de payını alıyor.
Türkiye Dünya’da fındık üretiminin %70-75´ini karşılıyor. Özellikle Ordu bölgesinin fındık üretiminde payının büyüklüğü ise, Fatsa ve Ünye havzasının ılıman iklim şartlarından kaynaklı. Uzun yıllardır İtalya ve Almanya gibi ülkeler bu havzada yetişen fındık tadını tutturmak için hem kendi ülkelerinde hem de farklı ülkelerde çeşitli girişimlerde bulundular, ancak başarılı olamadılar. Fındıkta dalgalanan taban fiyatı, her yıl fındık öncesi bir rekolte tahmini üzerinden açıklanırken, iklimsel şartların değişimiyle de daha da istikrarsız bir hal aldı.
2006 yılına kadar Türkiye´nin en köklü ve etkin üretici kooperatiflerinden biri olan Fiskobirlik taban fiyatı belirlemede önemli bir rol üstlendi. 2005 yılında Fiskobirlik üretici borçlarını ödemeyince, Bakanlar Kurulu kararı ile TMO fındık alımını üstlendi ve böylece, Fiskobirlik fiyat belirlemede inisiyatifini kaybetti. Bu tarihten sonra fındık taban fiyatı belirlenmesi serbest piyasanın eline geçti.
Fiskobirlik Mustafa Kemal Atatürk´ün talimatıyla, 1935 yılında kabul edilen 2834 Sayılı Kanun ilkeleri uyarınca, 1938 yılında kurulmuştu. 1964 yılına kadar kendi adına fındık ihraç edip ortakları için gübre ve ilaç temin eden Fiskobirlik, 1964 yılında ilk kez devlet tarafından desteklendi (1). 1994 yılına kadar üreticinin refahını yükseltmek adına, devlet destekleme alımları gerçekleştirildi. Sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda Dünya’nın da en önemli fındık kuruluşlarından biri olan Fiskobirlik’in tasfiyesi bir tesadüf değildir.