Prof. Dr. Mehmet Pala
Araştırmacı / Yazar
Son iki yıldan beri gerek küresel boyutta devam eden pandemiyle birlikte dünyadaki tedarik sistemlerinde yaşanan değişiklikler gerekse de yurt içindeki ekonomik koşullar nedeniyle ülkemizde çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bu çerçevede gıda sanayinin durumuna genel olarak bakmakta yarar var.
Gıda sanayini değerlendirmek için önce tarımın durumuna bakmak gerekmekte. Öncelikle ülkemizde uzun vadeli bir tarım politikasının oluşturulamamış olması bugün yaşadığımız sıkıntıların temel nedeni olarak görülmelidir. Ülkede ne akılcı bir üretim planlaması yapılmış ne de kalıcı önlemlerle üretim güvence altına alınabilmiştir. Son dönemde yaşanan kur sıkıntısı da çözümleri daha da güçleştirmiştir.
Tarım girdileri (tohum, gübre, tarım kimyasalları, mazot vb.) önemli ölçüde ithalata dayanmakta ve bu nedenle girdi fiyatlarında dövize endeksli artışlar meydana gelmektedir. Ayrıca enflasyon nedeniyle maliyetlerde de önemli artışlar olmuş ve bu durum karşısında da üreticiler yalnız bırakılmıştır. Türkiye’de artık tarımın yeni bir anlayış ve modelle yeniden düzenlenme zamanı gelmiştir.
Bu bağlamda gıda sanayinin ilk aşamada yeterli miktar ve kalitede hammadde temini zorlaştığını ve pahalandığını söylemek gerekiyor. Örneğin sanayici süt temininde güçlük yaşamakta, bunun sonucu olarak önümüzdeki dönemde süt ve ürünlerinde önemli bir fiyat artışı beklenmektedir. Burada süt üreticisinin hayvanlarını, yemlerin pahalanması nedeniyle gereği gibi besleyemediği ve para kazanamadığı ortaya çıkmaktadır. Aynı şekilde meyve sebze üretiminde de ürün bazında farklılıklar ortaya çıkmakta, birçok ürünün maliyeti yurt dışı maliyetleri ile rekabet edemez duruma gelmektedir.
Gıda sanayinin bugün en çok karşılaştığı sorunların başında finansmana erişim güçlüğü ve öngörülemezlik gelmektedir. Her ne kadar resmi bankaların üretim ve yatırım kredilerinin faizleri(sırasıyla yüzde 8 ve yüzde 16) düşükse de bu kredileri almak mümkün olamamaktadır. Özel bankalarda faizler yüzde 35-40 bandına kadar çıkmaktadır. Dış kredi kaynakları Türkiye’nin artan riski nedeniyle dolar faizini yüzde 4-5’ten yüzde 7-12’ye yükselttikleri anlaşılmaktadır. Firmaların yatırımdan ve işletme sermayesinden gelen finansman maliyetlerinin ağırlaştığını söylemek gerekir.