Osman ULAGAY
Hemen belirteyim ki bu başlığı atarken yalnızca küresel ısınmayla mücadele cephesinde yaşanmakta olan olumsuz gelişmelere değinmek değil amacım. Dünyamız ve ülkemiz çok boyutlu tehditlerle karşı karşıya ve bu tehditlerle mücadele etmek için küresel işbirliği gerekiyor ama tam tersi yaşanıyor şu anda ve dünyanın işbirliğinden tamamen uzaklaşarak çok boyutlu bir çatışmaya doğru sürüklendiği görülüyor.
İlk global enerji krizi
Uluslararası Enerji Ajansı Direktörü Fatih Birol geçen hafta Sabancı Üniversitesi İstanbul İklim ve Enerji Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmaya çarpıcı bir saptamayla başladı, “Şu anda ilk global enerji krizini yaşıyoruz” dedi. Fatih Birol özellikle “global” sözcüğüne vurgu yaparak halen yaşanmakta olan krizin 1970’lerde yaşanan ve tıpkı bugün olduğu gibi dünya çapında bir enflasyon dalgasını tetikleyen OPEC krizinden çok farklı olduğunu vurguladı. OPEC krizinin yalnızca petrol fiyatlarını etkileyerek dünya ekonomisini sarstığını, bugün ise doğalgazdan nükleere ve yenilenebilir enerjiye ve bataryayla çalışan araçlara kadar uzanan çok daha karmaşık bir tabloyla karşı karşıya bulunduğumuzu anlattı ve “şu anda enerji dünyasında tam bir savaş yaşanıyor” dedi.
Fatih Birol uluslararası enerji ticaretinin de, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve diğer jeopolitik gerilimler nedeniyle yeniden yapılanacağını ama bunun hiç de kolay bir şey olmadığını vurguladı. Tüm bu gelişmelerin büyük petrol şirketlerinin yıllık karlarını 1,5 trilyon dolardan 2022’de 4 trilyon dolara sıçrattığını belirten Birol, şimdi bu muazzam paranın nasıl kullanılacağının tartışıldığını söyledi. Bir yandan insanlığın büyük bölümü yükselen enerji fiyatlarının bedelini yoksullaşarak öderken diğer yandan böyle bir tablonun ortaya çıkması her bakımdan çok çarpıcı ve düşündürücü.
Jeopolitik gerilim tırmanıyor
Fatih Birol konuşmasında dünyadaki jeopolitik gerilimin enerji sektörünü hiçbir dönemde bu kadar çok etkilemediğini de vurguladı. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasına kadar dünya kamuoyunu en fazla ilgilendiren konuların başında, ABD ile Çin arasındaki yönetişim modeli rekabeti ve dünya liderliği tartışmasının Tayvan üzerinden bir askeri çatışmaya yol açması olasılığı geliyordu.