Kafa TV sevgili Vedat Milor’la Roma dondurması üzerine bir söyleşi yapmış. Milor kendine özgü tatlı esprileriyle soruyu çok güzel yanıtlamış. Özetle “Roma’ya gidin” diyor. Bir de adres veriyor “Roma’da Otaleg’e gitsinler!” Doğru söze ne demeli! Üstadın çok güzel yanıtladığı sorunun altına yazılan yorumlar, bir parantez açma ihtiyacı doğurdu.
Nedir bu Roma dondurması?
Sevgili Vedat’ın da dediği gibi ‘Roma dondurması’ diye bir şey yok. İlla bir yerin dondurmasından bahsedeceksek İtalyan dondurmacılık geleneğinin doğduğu yer, dondurmayı İtalya’ya ve dünyaya öğreten Veneto’yu anabiliriz. Bu artık kimsenin hatırlamadığı bir detay. İtalya’da dondurma Roma, Veneto vesaire olarak değil de ‘artigianale’ ya da ‘industriale’ diye sınıflandırılıyor. Artigianale zanaatkar işi olarak geçse de İtalya’da da sınırları belirlenmiş bir tanım değil. Kapısının önünde her zanaatkar yazan gerçekten öyle olmuyor. Tabelanıza ‘zanaatkar‘ yazabilmeniz için dondurmanın satıldığı yerde yapılması ve de belli bir miktarın üzerine çıkmaması yeterli.

Bir matematik formülü olarak dondurma
İdeal bir dünyada zanaatkar dondurmadan bahsettiğimizde üreticinin kaliteli süt, özenle seçilmiş ham madde kullanmasını, hazır dondurma bazları ve kimyasal ürünler kullanmamasını bekliyoruz. Çoğu zaman böyle olmuyor.
Dondurma bazından kastım, dondurmacıların çoğunun kullandığı, endüstriyel hazır ‘ana’ karışımlar. Mesela ‘krema‘ karışımını alıyorsunuz, içine fıstık -ki bu da genelde endüstrinin hazırladığı fıstık hamuru- ilave ediyorsunuz ve fıstıklı dondurma oluyor. Aynı karışıma çikolata ilave ettiğinizde çikolatalı oluyor vesaire. Bazı karışımlara hiçbir şey ilave etmeniz gerekmiyor. Toz olarak tamamen hazır haldeler.