Türk Kızılay’ının maden suyu işletmeciliği atağa kalkıyor. Hedef, ihracatın toplam cirodaki payını önümüzdeki 3 yılda yüzde 5.5’ten yüzde 15’e çıkarmak.
Savaş ve afet durumlarında barınma, sağlık ve gıda gibi ihtiyaçları karşılayarak yaraları saran, Türkiye’deki hastanelerin kan ihtiyacını karşılayan Türk Kızılay’ı aynı zamanda maden suyu işletmeciliğini de yıllardır sürdürüyor.Kızılay’ın Erzincan’daki Mineralli Su İşletmesi’nde Kızılay’ın önümüzdeki dönem hedefleri hakkında basın toplantısı düzenleyen Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, Erzincan’daki tesisin 50 milyon TL’lik yatırımla kurulduğunu ve yıllık 300 milyon şişelik üretim kapasitesine sahip olduğunu söyledi. Geçtiğimiz yıl üretime başlayan fabrikadan Suudi Arabistan, Irak, İran, Türkmenistan ve KKTC’ye ihracat yapıldığını anlatan Akar, Avrupa’daki kişi başına düşen yıllık mineralli su tüketiminin 200 litre iken, Türkiye’de sadece 8 litre olduğunu kaydetti. Türkiye’deki pazarın büyüme kapasitesinin olduğunu ifade eden Akar, bu amaçla ürünleri çeşitlendirerek aromalı ve meyveli mineralli su üretimini yaygınlaştırmayı amaçladıklarını dile getirdi. Kızılay Maden Suları’nın yıllık cirosunun 220 milyon TL olduğunu belirten Akar, “Belçika, Hollanda, Irak, İran, Suudi Arabistan, Fransa ve KTTC başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat da yapan Kızılay Maden Suları’nın ihracat gelirleri toplamı, cironun yüzde 5.5’ini oluşturuyor. Önümüzdeki 3 yılda ihracatın cirodaki payını yüzde 15’e çıkarmayı hedefliyoruz. Büyümenin daha çok Ortadoğu pazarından geleceğini bekliyoruz” diye konuştu.
Yönetim ücret almıyor
Kızılay’ın faaliyetlerine ilişkin de bilgiler veren Akar, Türkiye’deki hastanelerin yüzde 95’inin Kızılay ile protokolü olduğunu ve kan ihtiyacı doğduğunda bunu tedarik ettiklerini söyledi. Akar, “Kızılay’ın kâr amacı güden bir işletme olmaktan uzak durmasını istiyoruz. Yönetimdeki arkadaşlarımız ben de dahil hiçbir ücret almıyoruz. 700 şubemiz var. Buradaki hiçbir gönüllü kişi de ücret almıyor. Bunun yanında 5 bin kişilik profesyonel ücret alan ekibimiz var. Bunların 3 bin 500’ü kan hizmetlerinde çalışıyor. Çok önemli bir kısmı doktor”dedi.
En büyük gelir, bağışlar
Kızılay’ın toplam 1 milyar TL’lik yıllık bütçesi olduğunu anlatan Akar, şunları ekledi: “Maden suyu geliri de bunun içerisinde. En büyük gelirimiz ise bağışlar. 4 bin 500 gayrimenkul bağışı var. Suriye’ye sıfır noktasından insani yardım ulaştırıyoruz. 12 noktaya yollarken 2 noktaya indi. Oradaki istihbarat görevlileri, Birleşmiş Milletler temsilcileri, Kızılhaç ile irtibata geçerek bu yardımları ulaştırıyoruz. TIR’lar kesinlikle Suriye’ye geçmiyor.”
1926’dan beri Atatürk’ün mirası
1923 yılında Eskişehir-İzmir demiryolu yapımında çalışan Fransız mühendisler, mineralli suyu Ankara’ya getirerek içilebilir nitelikte zengin mineralli su olduğunu raporladılar. Mineralli suyun insan sağlığına olan faydasını, rahatsızlığı sırasında deneyerek gören Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bizzat sermayesini karşılayarak bölgede bir fabrika kurulmasını sağladı. Daha sonra 17 Ekim 1926 tarihinde gelir getirmesi amacıyla Türkiye Kızılay Derneği’ne bağışladı.
http://www.dunya.com/