Mali yapısını güçlendirmeyi hedefleyen Kızılay, halka arz için çalışmalarını sürdürüyor. Şirket, ayrıca 150 milyon Euro yatırımla Erzincan ve Afyon’daki soda fabrikalarında şişe üretim tesisi kuracak. Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, hedefleri DÜNYA’ya anlattı…
Sadece geçen yıl 20 milyonu aşkın insani yardım ulaştıran ve yardımlarda kamu kaynağı kullanmayan Kızılay, sürdürülebilir insani yardım finansmanı için mali yapısını güçlendirecek projelere imza atmaya hazırlanıyor. Bu aşamada bünyesindeki, çadır, içecek, gayrimenkul gibi faaliyet kollarını Kızılay Yatırım Holding çatısı altında toplayan Kızılay, operasyonel maliyeti azaltmak için 150 milyon Euro yatırımla Erzincan ve Afyon’daki soda fabrikaları bünyesinde şişe üretim fabrikası kuracak.
Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, daha önce zarar eden şirketlerin 2015’ten bu yana ciro anlamında 4 kat, kârlılıkta ise 9 kat büyüme performansı gösterdiğini söyledi. Kınık, SGK’nın ücretlerde yeterli güncelleme yapmaması sebebiyle son 3 yıllık gelir kayıplarının 500 milyon liraya ulaştığı bilgisini verdi.
Kızılay’ı temel görevleri itibarıyla kısaca özetleyebilir misiniz?
Kızılay’ımızın üç temel görev alanı var. Bir tanesi afetler, bu afetlere toplumu ve bireyi hazırlamak. Uluslararası büyük afetlerde de oradaki pozisyonumuza göre müdahale etmek. Sonrasında da afetin bir önceki gününe dönene kadar, bölge veya topluluk hizmetimize devam etmek. Olayın sıcaklığı 72 saat olsa da Kızılay açısından ortalama 18 ayda bir önceki güne döner.
Kızılay deyince birçok kişinin aklına öncelikle kan hizmetleri geliyor. Gelir gşder yönüyle de değerlendirdiğinizde burada hangi noktadasınız?
Kan hizmetlerimiz toplumsal sağlık hizmeti açısından devam ediyor. Ülkemizde yılda 3 milyon ünite kan ihtiyacı var, bunların toplanması ve dağıtılması, çok büyük bir organizasyon ve finansal operasyon istiyor. Özellikle maliyetlerimizin yüzde 40’ından fazlası dövize bağlı olduğu için, bunun oluşturduğu dinamik bir maliyet süreci var. Ancak SGK sağlık hizmeti kapsamındaki anlaşma kaynaklı ciddi miktarda zarar ediyoruz.
Bu zarar meselesine biraz daha açıklık getirebilir misiniz?
Kan ve kök hücre hizmeti Kızılay’a milli görev olarak verilmiş. Tekel olarak biz yerine getiriyoruz. 300 noktadan her gün 8-9 bin ünite kan toplayıp, 1500’e yakın hastaneye dağıtıyoruz. Burada 1000 araç ve çok sayıda personel kullanıyoruz. Bütün bu süreçlerin bir personel maliyeti var. Yaptığımız anlaşma uyarınca SGK’nın bu bedeli ödemesi gerekiyor. Ödemeleri aksatmıyor ama maliyetimizle uyumlu bir fiyat politikası yok. 2018 yılından bu yana toplam zararımız 500 milyon lirayı aştı. Bu da bizim nakit akışımızda ciddi bir sıkıntı yapıyor. Bunu düzeltmeye çalışsalar da bütçemizde ciddi bir açık oluşturdu.
Ödemeler aksamıyorsa açık nasıl oluşuyor?
Hizmet bedelleri, Sağlık Uygulama Tebliği’nin çıktığı 2008 yılından bu yana maliyetlerdeki artış oranıyla uyumlu şekilde güncellenmedi. Yani biz 13 yıldır neredeyse aynı parayı alıyoruz. Sonuçta, sizim yaptığımız ticari bir operasyon değil. En azından maliyeti karşılamalıyız ki yardım faaliyetlerimizi de yerine getirelim. Biz diğer şirketlerin gelirlerinden sübvanse ediyoruz.
Afetlerde yaptığınız acil yardımın finansmanını nasıl karşılıyorsunuz?
Bizim afet dönemlerine ilişkin yedek akçemiz var, o fondan operasyona başlıyoruz. Eğer afet çok büyük ise kampanya başlatıyoruz. Yanı sıra afetlere bağlı olmadan, kendi düzeninde akan yardımlarımız var. Yeni doğan çocuklara verdiğimiz sevgi bohçası, mültecilere verdiğimiz destekler afetlerden bağımsız olarak devam ediyor. Özellikle 2018 döviz krizinden bu yana dünya ekonomisi de bizim ekonomimiz de olağanüstü şartlarla yönetiliyor. Bizim kirada gayrimenkullerimiz var ciddi akar sağlıyor. Ancak bu ekonomik nedenlerle özellikle COVID-19 döneminde pek çok kiracımız kira ödemedi. Sadece bir yerden 100 milyon lira alacağımız var, ödeyemediler. Yasal düzenlemeler kaynaklı kiracıların üzerine icra yoluyla tahsilat hakkımız da yok. COVID döneminin etkileri hep bizim gelirimize darbe vurdu.