Sıradan insanımız, otobüs, tren ya da tarifeli uçağa binerken KDV öderken, otomobilleri olanlar, bu yıl duble olarak ödeyecekleri MTV’ye ek olarak akaryakıt fiyatının yüzde 45’i oranında KDV ve ÖTV ile cezalandırılırken, kâr ve rant için ormanları kesen, aynı zamanda jet uçaklarıyla seyahat ederek iklim yıkımına hizmet eden sermaye kesimi bu vergilerden muaf tutularak adeta ödüllendiriliyor.
Akbelen direnişinin 17’nci günündeyiz. Yöre halkı, köylüler ve yurdun her yerinden gelen doğaseverler Akbelen Ormanı’nın “sermaye daha fazla kâr elde etsin diye” yok edilmesine karşı direniyor.
Ancak bu direniş de toplumu ikiye böldü. Öyle ki yöre halkı ormanını savunurken, toplumun önemli bir kısmı bu kıyıma karşı çıkarken, diğer tarafta maden işkolunda örgütlü bazı sarı sendikaların sözcüleri Akbelen’deki kömürün, enerji santralinde çalışan işçilerin istihdamını korumak için çıkartıldığını savundu. İktidar blokunun en yetkili ağızları ise doğasına sahip çıkanları “ekonomik büyümeye ve gelişmeye karşı çıkan bir avuç “marjinal” olarak değersizleştirdi.
120 bin yıldır görülen en sıcak ay
Ormanlarımız kesilip doğamız tahrip edilirken, temmuzdan bu yana giderek artan hava sıcaklığı altında bunalmaya devam ediyoruz. Uzmanlar, bu sıcakların yüksek nem ile birleşmesi durumunda, özellikle de yaşlılar, ciddi sağlık sorunları olanlar ve çocuklar için çok ciddi riskler oluşturduğu konusunda uyarılarda bulunuyor.
Bu hafta Birleşmiş Milletler Hava Durumu Ajansı (WMO), bu yılın temmuz ayının küresel ortalama sıcaklık açısından en az son 120 bin yıldır kaydedilen en yüksek sıcaklığın görüldüğü ay olduğunu açıkladı. Öyle ki temmuz ayında görülen hava sıcaklıkları sanayileşme öncesi dönem ortalamasından yaklaşık 1,5 C derece daha fazla. Bu yılın nisan ayında küresel deniz yüzeyi sıcaklıkları da rekorlar kırmıştı. (1)
Öte yandan, küresel ısınma konusunda ormansızlaştırmanın etkilerinin bilinmesine rağmen, gözünü kâr ve rant bürümüş olan sermaye grupları bir süredir arkasına devlet desteğini de alarak ormanlarımızı yok etmeyi sürdürüyor.
Akbelende kâr, Cudi’de “güvenlik” için!
Akbelen Ormanı bunlardan sadece biri. Kaz dağlarında altın ve bakır madeni işletmeciliği için ormanların yok edildiği ve buna karşı da bir direnişin uzunca bir süredir sürdüğü biliniyor.
İster enerji, ister kıymetli metal/maden, isterse de Cudi’de olduğu gibi “güvenlik amaçlı” olsun, her türden ormansızlaştırma, doğa katliamı, her gün giderek daha fazla ısınmaya başlayan dünyada en başta bu coğrafyanın insanlarını yok olma riski ile karşı karşıya bırakırken nihayetinde temel bir amaç için hayata geçiriliyor: En fazla kârı elde edebilmek, daha fazla sermaye ve servet (dolayısıyla da ekonomik ve politik güç) biriktirmek.
Bu amaç için de emeğin aşırı biçimde sömürülmesi yetmiyor, doğanın da deyim yerindeyse katledilmesi gerekiyor. İnsana değer vermediği gibi doğasına da değer vermeyen, onu sadece sömürülecek iktisadi bir kaynak olarak gören büyük sermaye mevcut otoriter rejimin de desteğiyle, iş makineleriyle ormanlara dalıyor, ağaçları kesiyor.